28 Haziran 2012 Perşembe

fade to black



biz güneyliler günü böyle idrak ediyoruz, kimse alınmasın.


her günün doguracak 3 kendime yetiyorum telkinine ihtiyacı var ve bu ihtiyac nedense en basit yoldan bedensel olarak gideriliyor.


ve gün sıcak.. hep sıcak kusucam sıcaktan, sıcak basit, çok avam ve yapışkan. sevmiyorum.


aslında sevdiğim çok fazla şey yok.. ne adam ne şarkı ne yemek ne film..


ısrarla hiçbirşeyi hiçkimseyi en sevdiğim yapamadım.. 


olmadı


ama bu başka bir günün depresyonu.. sonra geleceğim..


şimdi hepimiz bi an twitter oynaşlarımızdan kafamızı kaldırsak ve başımızı göğe evirsek gözler kapalı..


az tene değse güneş..


ışık..


yok olmaz


olamıyor


gunlerini ne tür bir kaltak olduğunu anlamaya calışarak geçiriyorsun 


ah nasıl hoyratsın kendine.. ölmeye çalışıyor şuuraltın.. seviyor can çekişmeyi..


evreni yiyor, yutuyor, sindiremiyorsun.. o nasıl çirkin bir kusmuk.. ah o nasıl...


hayat kolay değil ama spontan..


efor değil kurban istiyor..


zaman kurban istiyor


çok güçlü, karşı koyamıyorsun..


neyse umutsuzluk yok.. 


yok umutsuzluk.. 


bir dur..




tamam durdum.. 


şimdi kendime bakıyorum, bir triom var onlarla sevişiyorum.. zaman, inanç, aşk


hepsi kısır.. bana çocuk vermiyorlar..


çocukken kendi kendime sevgililer yaratır elimle öpüşürdüm onlar yerine.. bildiğin french kiss elimin sırtıyla... 


ve değişen birşey yok..


saçın hep topluysa neden uzun ki saçların.. elin makasa sık gidiyor biliyorum kadın


erkeğe dönesin, dunyayı beceresin geliyor, saç kesmeyle olsaydı.. 


duvar olmalı.. 


ağsız basit net sert


ama biz guneyli kadınlar kendimizi ağlarla sarmalasak da çok basitiz aslında..


çocuk doğurabileceğimiz guzel adamlar, onlarla ayak bileklerine kadar denizde anılar istiyoruz sadece..


ama kimi deniz sevmiyor kimi çocuk


gün bitiyor  guneyde ve ayak bileklerimdeki beton sertleşmeye başladı..


imha yakın..


biraz gunes degseydi tene, biraz ışık olsaydı....


Yok


halbu ki güney güneşli bilinir..


değil


Ozcadısı


temmuz











9 Haziran 2012 Cumartesi

gittt!

sakinim dedim, günlerimi varlığından emin olmadığım bir adamı düşleyip tek elimle gezintiler yaparak geçiriyorum.


saçmalama dedi güçlü kadın olmakla ilgili beylik laflar zırvaladı..


rahat nasıl uyursun bu kendine saygısızlık güzelim dedi.. verdiği girl power mesajlarının en kabadayısı 1/10 spice girls gücündeydi. yakın arkadaşların çokça saçmalamasına verdim.. 


bir kaç saniye sustum




bak dedim ben her sabah karar almaktan ve her öğleden sonra aldığım kararı unutmaktan bıktım. karışma, yorum yapma.. ben senin taparcasına sevdiğin insan azmanına birşey diyor muyum? ki umarım yatakya iyidir zira görünen hiç bir ışıltısı yok garibin..


hemen içerledi..


bak dedim kasma baktın ki gerildin, derhal iskoçyalıya..


christopher lambert mı dedi castını mıncırdığım


yok dedim, scotch şişesinde balık olsam diyorum..


ay bi de alkol mü dedi


ağzının ortasına hızla sokuversem topuğumu öyle rahatlayacağım ki..


halbuki alkol glukoz kadar doğal, ben senin nutelllaaaaaahhhhh!! krizlerine kızıyor muyum?


ki sevmem


organik bileşiklerdir neticede muhteviyat!


metanol etanol propanol bütanol


21 yaşa da 9 yıl eklemişim


sana ne büyükanne dedim..


küstü bana..




ahh yetmiyor tanrılaaaaar! 


yetmiyor


kafa dengi diye birşey var


bu sktiğimin kafası dengini bulamıyor..


ölesiye yalnızım..


aşık oldum anlamazlar diye anlatamadım ya kimseye...


düzenli yatağa girecek orta zekalı bir adamı bulan her kadın ilişki eksperi oluveriyor ya..


ah ben ki kaç büyük aşkı gözümü kırpmadan gömmüşüm..


severek ayrılmışım, bir damla gözyaşı dökmemişim hiçbir adama!


sen kısa pantolonluyken diyesim geliyor.. 


neyse...


sıkılır gider birazdan...






oz cadısı
anne yarısı