Bir katre de olsa kedi gıdısı almaz mıydınız?
belki içinize küçük ve kaçak bir sevinç verirdi, hemen yok olsa da iyi gelirdi, kovalamaya üşenir ardından müşvik bakardınız
nicedir nereye koştuğumu merak ediyorum.
bir sigara molasında parlak iskandinav dostumun koşmaktan bıktım diyerek kaymaklı kariyerini ardında bıraktığından beri cevabını arıyorum.
cevap biraz ekşi, kokusunu seçemiyorum, acı olsaydı bulurdum, acı kokusuna koşa koşa gitmeyi beceriyorum, bunu ayıramıyorum.
ki beni en çok ekşi lezzet cezbeder,
ağzımın sulanmasını seviyorum, kendim su yaratmışım hücrelerimin minik karanlık odalarında sanıyorum, seviniyorum.
ben koşuyorum
beynim burnumdan akarcasına koşuyorum
duramıyorum
durunca düşer kalırım diye
durmuyorum, dinlenemiyorum, acıyor bacaklarım
çok yoruldum
bir dursam da şu kediyi alsam elime diyorum.
belki gıdıısından çaldığım sevinç kaçıyor da onu kovalıyorum
bilmiyorum
laktik asitten bayık bacaklarıma limon sıkıyorum
tadı kurtuluyor, ağzım sulanıyor
kendi suyumu içip soluklanıyorum