sarı patikayı takip et!
kendini zeki sanan bir kadının ruhsal disseksiyonudur. korkulacak birşey yok..
16 Eylül 2017 Cumartesi
4 Mart 2015 Çarşamba
kendi neminle
Bir katre de olsa kedi gıdısı almaz mıydınız?
belki içinize küçük ve kaçak bir sevinç verirdi, hemen yok olsa da iyi gelirdi, kovalamaya üşenir ardından müşvik bakardınız
nicedir nereye koştuğumu merak ediyorum.
bir sigara molasında parlak iskandinav dostumun koşmaktan bıktım diyerek kaymaklı kariyerini ardında bıraktığından beri cevabını arıyorum.
cevap biraz ekşi, kokusunu seçemiyorum, acı olsaydı bulurdum, acı kokusuna koşa koşa gitmeyi beceriyorum, bunu ayıramıyorum.
ki beni en çok ekşi lezzet cezbeder,
ağzımın sulanmasını seviyorum, kendim su yaratmışım hücrelerimin minik karanlık odalarında sanıyorum, seviniyorum.
ben koşuyorum
beynim burnumdan akarcasına koşuyorum
duramıyorum
durunca düşer kalırım diye
durmuyorum, dinlenemiyorum, acıyor bacaklarım
çok yoruldum
bir dursam da şu kediyi alsam elime diyorum.
belki gıdıısından çaldığım sevinç kaçıyor da onu kovalıyorum
bilmiyorum
laktik asitten bayık bacaklarıma limon sıkıyorum
tadı kurtuluyor, ağzım sulanıyor
kendi suyumu içip soluklanıyorum
belki içinize küçük ve kaçak bir sevinç verirdi, hemen yok olsa da iyi gelirdi, kovalamaya üşenir ardından müşvik bakardınız
nicedir nereye koştuğumu merak ediyorum.
bir sigara molasında parlak iskandinav dostumun koşmaktan bıktım diyerek kaymaklı kariyerini ardında bıraktığından beri cevabını arıyorum.
cevap biraz ekşi, kokusunu seçemiyorum, acı olsaydı bulurdum, acı kokusuna koşa koşa gitmeyi beceriyorum, bunu ayıramıyorum.
ki beni en çok ekşi lezzet cezbeder,
ağzımın sulanmasını seviyorum, kendim su yaratmışım hücrelerimin minik karanlık odalarında sanıyorum, seviniyorum.
ben koşuyorum
beynim burnumdan akarcasına koşuyorum
duramıyorum
durunca düşer kalırım diye
durmuyorum, dinlenemiyorum, acıyor bacaklarım
çok yoruldum
bir dursam da şu kediyi alsam elime diyorum.
belki gıdıısından çaldığım sevinç kaçıyor da onu kovalıyorum
bilmiyorum
laktik asitten bayık bacaklarıma limon sıkıyorum
tadı kurtuluyor, ağzım sulanıyor
kendi suyumu içip soluklanıyorum
4 Ocak 2014 Cumartesi
eg/cenin %97 si
tiksindirici bir sığlığa kendimi kilitlemenin dayanılmaz ve konforlu iki boyutluluğu nasıl sıcak nasıl pofur sarmaladı ki beni..
nasıl
öyle
tuhaf, edat kullanmayı bırakalı epeyce oldu. sakarlığı bile bir kenara bıraktım, cümleleri devirmiyorum.
herşey yerli yerinde
konuşmama başka diller soktum, çocuk şarkılarını bilmediğim dillerin kelimleri ile konuştum
büyüdüm
sandım
içimi sığ ve büsbütün balçıksı bir gölete evirdim
içim evrildi
ay içim evrildi
şimdi öyle bir an geldi
iki laf edesim
japonları çağırasım, içimi paklatasım, dipten çıkan bizans altınlarını da japonlara veresim geldi..
bizanslılarda adetti, altınlar sığ sulara atıldı
başka bir deyişle yüzlerce yıllık imparatorluk gerizekalılar tarafından kurulmuş ve sürdürülmüştü
fakat bu başka bir günün konusu, ırzına geçmeyeyim.
adaların kıta sahanlığı olmaz demiş turgut özal
kıta sahanlığının tanımına bakıyorsun 'adaların' diye başlıyor
devlet kültürümüz tuhaf
bütünüyle fizik kurallarına ve kısmen eşyanın tabiatına aykırı
halkımızsa resmen gerizekalı
ama ben bundan bahsetmeyecektim..
ne diyecektim
hah
kendimi
derinleştiremedim.
sığ komplekslere hapsettim
ne bileyim
biraz normal olasım geldi
bağırmak zor geldi
avcılık sıktı belki..
neyse
geçti sanki
onu haber vereyim dedim
ben bir ada değilim
fakat adaların kıta sahalığı vardır ve temel tanımlara göre egenin %97 si yunanlılarındır..
fakat
hem de kocaman bir fakat
denizlerin sahibi olması saçmadır, temel tanımlar ise boş lakırdılardır.
yüzmeye gidelim mi?
Ozcadısı
Occam'ın Usturası
11 Eylül 2012 Salı
nikaragua
ahkam kesmeye bayıldım evel ezel ama bir süre yazmaya ara vermem gerekiyor. ruhum ayan beyan ortalıklara döküldü.. acımasızlıkla çevrelendim, görünür olma zamanı değil maalesef. velhasıl uzunca bir ara veriyorum.. siz o arada taparcasına sevdiğim pullock a bakın biraz..
tanrı varsa ve birgün bizi kurtaracaksa hepimizi kurtaracak,
hepimizi...
ozcadısı
fida film arası
tanrı varsa ve birgün bizi kurtaracaksa hepimizi kurtaracak,
hepimizi...
ozcadısı
fida film arası
28 Haziran 2012 Perşembe
fade to black
her günün doguracak 3 kendime yetiyorum telkinine ihtiyacı var ve bu ihtiyac nedense en basit yoldan bedensel olarak gideriliyor.
ve gün sıcak.. hep sıcak kusucam sıcaktan, sıcak basit, çok avam ve yapışkan. sevmiyorum.
aslında sevdiğim çok fazla şey yok.. ne adam ne şarkı ne yemek ne film..
ısrarla hiçbirşeyi hiçkimseyi en sevdiğim yapamadım..
olmadı
ama bu başka bir günün depresyonu.. sonra geleceğim..
şimdi hepimiz bi an twitter oynaşlarımızdan kafamızı kaldırsak ve başımızı göğe evirsek gözler kapalı..
az tene değse güneş..
ışık..
yok olmaz
olamıyor
gunlerini ne tür bir kaltak olduğunu anlamaya calışarak geçiriyorsun
ah nasıl hoyratsın kendine.. ölmeye çalışıyor şuuraltın.. seviyor can çekişmeyi..
evreni yiyor, yutuyor, sindiremiyorsun.. o nasıl çirkin bir kusmuk.. ah o nasıl...
hayat kolay değil ama spontan..
efor değil kurban istiyor..
zaman kurban istiyor
çok güçlü, karşı koyamıyorsun..
neyse umutsuzluk yok..
yok umutsuzluk..
bir dur..
tamam durdum..
şimdi kendime bakıyorum, bir triom var onlarla sevişiyorum.. zaman, inanç, aşk
hepsi kısır.. bana çocuk vermiyorlar..
çocukken kendi kendime sevgililer yaratır elimle öpüşürdüm onlar yerine.. bildiğin french kiss elimin sırtıyla...
ve değişen birşey yok..
saçın hep topluysa neden uzun ki saçların.. elin makasa sık gidiyor biliyorum kadın
erkeğe dönesin, dunyayı beceresin geliyor, saç kesmeyle olsaydı..
duvar olmalı..
ağsız basit net sert
ama biz guneyli kadınlar kendimizi ağlarla sarmalasak da çok basitiz aslında..
çocuk doğurabileceğimiz guzel adamlar, onlarla ayak bileklerine kadar denizde anılar istiyoruz sadece..
ama kimi deniz sevmiyor kimi çocuk
gün bitiyor guneyde ve ayak bileklerimdeki beton sertleşmeye başladı..
imha yakın..
biraz gunes degseydi tene, biraz ışık olsaydı....
Yok
halbu ki güney güneşli bilinir..
değil
Ozcadısı
temmuz
9 Haziran 2012 Cumartesi
gittt!
sakinim dedim, günlerimi varlığından emin olmadığım bir adamı düşleyip tek elimle gezintiler yaparak geçiriyorum.
saçmalama dedi güçlü kadın olmakla ilgili beylik laflar zırvaladı..
rahat nasıl uyursun bu kendine saygısızlık güzelim dedi.. verdiği girl power mesajlarının en kabadayısı 1/10 spice girls gücündeydi. yakın arkadaşların çokça saçmalamasına verdim..
bir kaç saniye sustum
bak dedim ben her sabah karar almaktan ve her öğleden sonra aldığım kararı unutmaktan bıktım. karışma, yorum yapma.. ben senin taparcasına sevdiğin insan azmanına birşey diyor muyum? ki umarım yatakya iyidir zira görünen hiç bir ışıltısı yok garibin..
hemen içerledi..
bak dedim kasma baktın ki gerildin, derhal iskoçyalıya..
christopher lambert mı dedi castını mıncırdığım
yok dedim, scotch şişesinde balık olsam diyorum..
ay bi de alkol mü dedi
ağzının ortasına hızla sokuversem topuğumu öyle rahatlayacağım ki..
halbuki alkol glukoz kadar doğal, ben senin nutelllaaaaaahhhhh!! krizlerine kızıyor muyum?
ki sevmem
organik bileşiklerdir neticede muhteviyat!
metanol etanol propanol bütanol
21 yaşa da 9 yıl eklemişim
sana ne büyükanne dedim..
küstü bana..
ahh yetmiyor tanrılaaaaar!
yetmiyor
kafa dengi diye birşey var
bu sktiğimin kafası dengini bulamıyor..
ölesiye yalnızım..
aşık oldum anlamazlar diye anlatamadım ya kimseye...
düzenli yatağa girecek orta zekalı bir adamı bulan her kadın ilişki eksperi oluveriyor ya..
ah ben ki kaç büyük aşkı gözümü kırpmadan gömmüşüm..
severek ayrılmışım, bir damla gözyaşı dökmemişim hiçbir adama!
sen kısa pantolonluyken diyesim geliyor..
neyse...
sıkılır gider birazdan...
oz cadısı
anne yarısı
saçmalama dedi güçlü kadın olmakla ilgili beylik laflar zırvaladı..
rahat nasıl uyursun bu kendine saygısızlık güzelim dedi.. verdiği girl power mesajlarının en kabadayısı 1/10 spice girls gücündeydi. yakın arkadaşların çokça saçmalamasına verdim..
bir kaç saniye sustum
bak dedim ben her sabah karar almaktan ve her öğleden sonra aldığım kararı unutmaktan bıktım. karışma, yorum yapma.. ben senin taparcasına sevdiğin insan azmanına birşey diyor muyum? ki umarım yatakya iyidir zira görünen hiç bir ışıltısı yok garibin..
hemen içerledi..
bak dedim kasma baktın ki gerildin, derhal iskoçyalıya..
christopher lambert mı dedi castını mıncırdığım
yok dedim, scotch şişesinde balık olsam diyorum..
ay bi de alkol mü dedi
ağzının ortasına hızla sokuversem topuğumu öyle rahatlayacağım ki..
halbuki alkol glukoz kadar doğal, ben senin nutelllaaaaaahhhhh!! krizlerine kızıyor muyum?
ki sevmem
organik bileşiklerdir neticede muhteviyat!
metanol etanol propanol bütanol
21 yaşa da 9 yıl eklemişim
sana ne büyükanne dedim..
küstü bana..
ahh yetmiyor tanrılaaaaar!
yetmiyor
kafa dengi diye birşey var
bu sktiğimin kafası dengini bulamıyor..
ölesiye yalnızım..
aşık oldum anlamazlar diye anlatamadım ya kimseye...
düzenli yatağa girecek orta zekalı bir adamı bulan her kadın ilişki eksperi oluveriyor ya..
ah ben ki kaç büyük aşkı gözümü kırpmadan gömmüşüm..
severek ayrılmışım, bir damla gözyaşı dökmemişim hiçbir adama!
sen kısa pantolonluyken diyesim geliyor..
neyse...
sıkılır gider birazdan...
oz cadısı
anne yarısı
18 Mayıs 2012 Cuma
yerçekimi ihmal edilebilir
iş bu yazı gecenin bu saatinde safari gibi saçma bir likör ile sarhoş olmamı engelleyerek kahramanım olan kardeşler kuruyemiş ten recep abiye adanmıştır.
(jack, ah jack, kokuna kavuştuğuma inanamıyorum)
enstantane;
kadın dikdörtgen salonu ortalayan köşeli kanepenin dik açısına yaslanmış tuşlara dokunuyor, tuşlar orta kare sehpanın üzerinde.
Sehpada bir ilaç kutusu (dolu merak etme), 3 kumanda (hmm akıllı ev), yırtık sayfaları olan bir defter, acık içindekileri kusmaya meyilli bir cüzdan, britanya şeklinde bardak altlıkları, bir adet tampon, sanatın yeni tarihi kitabı, 3 tane bitik mum, sigaralar küller izmaritler ve boyalar, yanında iki sherlock holmes kitabı
'well, if that's all you have against him' cried Mc Ginty with a laugh 'you can save yourself a deal of trouble by dropping it right now.'
Kadın yazıyor
sarhos
kalabalık
çoooook yalnız
ama yazıyor, kendisi çok sarhoşken bile çok mantıklı cümleler kurabilmesi ile ünlü..
annesini özlüyor, annesine katlanamıyor
arkadaşlarını özlüyor, hiçbirine tahammulu yok
sevdiğini özlüyor, aslında var olmadığını hatırlıyor
bir şarkı mırıldanıyor sonunu getiremiyor..
az önce mikrop pabuçlarını (bilen bilir) duvarlara fırlattı.
kafasının içi radyo gibi, küçük adamlar piyes halinde, hepsi farklı bir senaryo oynuyor, hiçbirinin sonu iyi bitmiyor
sağ ayağını altına alıyor parmaklarını ovuyor.
yorgun
öyle çok sevmek istedi ki
olmuyor müsade etmiyorlar
hepsinin ruhu sex işçisi
kadın soyunuyor, onlar oynuyorlar
ah ne çok acı var
ne çok
ağlayarak karar veriyor
özgürlüğünü geri aldıracak haberi açık pencereden rüzgara emanet ediyor,
kötü haberlere yerçekimi işlemiyor
hikaye yazmaya karar veriyor
maupassant mı cehov mu diyor..
çehovda karar kılıyor..
köşeye oturuyor, yazmaya başlıyor
Ozcadisi
mayıs sıkıntısı
(jack, ah jack, kokuna kavuştuğuma inanamıyorum)
enstantane;
kadın dikdörtgen salonu ortalayan köşeli kanepenin dik açısına yaslanmış tuşlara dokunuyor, tuşlar orta kare sehpanın üzerinde.
Sehpada bir ilaç kutusu (dolu merak etme), 3 kumanda (hmm akıllı ev), yırtık sayfaları olan bir defter, acık içindekileri kusmaya meyilli bir cüzdan, britanya şeklinde bardak altlıkları, bir adet tampon, sanatın yeni tarihi kitabı, 3 tane bitik mum, sigaralar küller izmaritler ve boyalar, yanında iki sherlock holmes kitabı
'well, if that's all you have against him' cried Mc Ginty with a laugh 'you can save yourself a deal of trouble by dropping it right now.'
Kadın yazıyor
sarhos
kalabalık
çoooook yalnız
ama yazıyor, kendisi çok sarhoşken bile çok mantıklı cümleler kurabilmesi ile ünlü..
annesini özlüyor, annesine katlanamıyor
arkadaşlarını özlüyor, hiçbirine tahammulu yok
sevdiğini özlüyor, aslında var olmadığını hatırlıyor
bir şarkı mırıldanıyor sonunu getiremiyor..
az önce mikrop pabuçlarını (bilen bilir) duvarlara fırlattı.
kafasının içi radyo gibi, küçük adamlar piyes halinde, hepsi farklı bir senaryo oynuyor, hiçbirinin sonu iyi bitmiyor
sağ ayağını altına alıyor parmaklarını ovuyor.
yorgun
öyle çok sevmek istedi ki
olmuyor müsade etmiyorlar
hepsinin ruhu sex işçisi
kadın soyunuyor, onlar oynuyorlar
ah ne çok acı var
ne çok
ağlayarak karar veriyor
özgürlüğünü geri aldıracak haberi açık pencereden rüzgara emanet ediyor,
kötü haberlere yerçekimi işlemiyor
hikaye yazmaya karar veriyor
maupassant mı cehov mu diyor..
çehovda karar kılıyor..
köşeye oturuyor, yazmaya başlıyor
Ozcadisi
mayıs sıkıntısı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)