8 Ekim 2011 Cumartesi

ben


en yakın arkadaşlarımdan biri ile ikinci görüşmemizde (yani henüz arkadaş bile değilken) arkadaşını ne kadar tanıyorsun oyununu içinde bulduk kendimizi altıparmakta bir kafede..
birbirimiz hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. sorulara cevaplarımızı kağıtlara yazdık. ona soru geldi, ece vampirlere inanır mı? dedi ki inanmaz ama sever.. benim kağıda yazdığımın birebir aynısı. inanmam ama severim..
şu an en yakın arkadaşım olan bu kişi beni açık bir kitap gibi okumuştu. ben öyleyimdir zaten pek bir karmaşıklığım yok. o an sadece vampirlerle ilgiliymiş gibi görünen şey de aslında hayata baktığım pencere sanırım..
ben inanmam, hiç bir şeye, hiç kimseye ama severim..
yarına inanmıyorum.. hiç umudum yok ama bu engel olmuyor yarını sevmeme..
her şeyin daha  iyi olacağına  inanmıyorum ama seviyorum her şeyi.
insanlar kötü, kendimi ikna edemiyorum iyi olduklarına ama seviyorum insanları..
ama bir tek şeyde terslik var, tek gerçeğim aklımın, ruhumun ekseni, kendime inanıyorum ama sevmiyorum kendimi.
oz cadısı
kutupta yalın ayak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder